Seni -sevmek değil de bu yıllardır yaptığım laf kalabalığı gibi işte fena beka vahdet olur atom hesabı olur- bak bu sevmekse allahım diyorum nasıl hep kendimden uzağa koyup kendimle cebellese cebellese kapısının önüne kadar gelip ''-naber-naber-naber'' orada patinaj çekiyorum.
(seni bu hüsn ü cemal bu kemal ile görüp korktular hakk demeye döndüler insan dediler) ulaşılmaz ettim de ulaşılmak da istemedin mi acaba ?
Kavuşunca ne olacak?
Kavuşmak ne demek ola?
Seni sevmiyorum da torpu diye diye kendime Hegel'in açtığı yolda gösterdiği hedefe durmadan yürümek için sarkaçlar mi uyduruyorum?
Kibir. kibir. kibir.
Beni sevmen lazım. Felsefi, psikolojik, edebi cikarimlari unutup Acun'un kanalını izlememiz filan lazım.
Mesela bu kadar güzel olmaman lazım (kaldır nikabını görem yüzün çalıyor kafada) Neşet Ertas'i osandım bu canımdan diye diye değil de sallan boyuna bakayım elmas küpeler takayim diye sevmemiz lazım.
Seni aldım dünyanın dışına koydum da içimden içimden zıplıyorum yok olmuyor yürüyen merdivenin tersine tersine amma biri de diyor yürüyen merdivenleri gizli bir hamal yürütür. Sen mi yürüyorsun benim tersime ben mi ters istikamet diye illa yürüyorum.
Kamburlar da gizli hamal gibi.
Kamburumsun.