ATV Ankara temsilcisi
Mehmet Akarca, gazetecilik mesleğiyle ilgili sorularımızı yanıtladı. Deneyimli
gazeteci Akarca, medya sektörünün sıkıntıları ve bugünkü durumuyla ilgili
samimi açıklamalarda bulundu.
- Gazeteciliğe nasıl başladınız? Aklınızda olan bir
meslek miydi yoksa şartların gelişimiyle mi bu mesleği tercih ettiniz?
Karadeniz
Teknik Üniversitesi’nde mimarlık okurken, TRT Trabzon Radyo’su spikerlik sınavı
yaptı. Bu sınavı kazandım ve Trabzon’da çalışmaya başladım. Redaktör spiker
unvanını kazandıktan sonra TRT Ankara Haber Merkezi’ne tayin edildim. TRT’de
kalmam yönündeki ısrarlara itiraz edemediğim için orada çalışmaya başladım. TRT
Haber Merkezi’nde 17 sene çalıştıktan sonra Turgut Özal döneminde bir de milletvekilliği
yaptım. Daha sonra Anadolu Ajansında yönetim kurulu başkanlığı ve Doğan Grubu
bünyesinde 12 yıl Kanal d’nin Ankara temsilcisiydim. Atv’nin el değiştirmesiyle
de buranın Ankara temsilcisi olarak göreve başladım. Takvim Gazetesi ve A
haber’de görevimi sürdürüyorum.
“Teknoloji anayasayı geçti”
Mesleğe başladığınız zamanki medyayla şimdiki
arasında görünür farklılıklar sizce nelerdir?
TRT benim
çalıştığım yıllarda tek yayın yapabilen kanaldı.1990’lı yıllarda
milletvekilliği yaptığım dönemde teknoloji anayasayı geçti. Herkes çanak
antenlerle uydudan yayın alıp izlemeye başladı. Anayasada ise TRT’den başka
yayın yapan kanalların izlenmesi yasaktı. Bu da anayasa değişikliğinin yapılıp
özel televizyonların kurulmasına imkân sağladı. Türkiye’de bugün 300 tane özel
televizyon yayın yapıyor. Devlet televizyonuyla özel televizyonların arasında
çok büyük farklar oluştu.
-Peki, bu yayın anlayışında ne gibi
değişikliklere neden oldu?
Eskiden rekabet
yoktu. Halk, TRT ne yayınlarsa onu izliyordu. Şimdi çeşitlilik ve rekabet
olduğu için daha kaliteli, halkın sevebileceği programlar yapılmaya başlandı. Türkiye’deki
televizyon kanalları şuan dünyadaki en kaliteli yayın yapan kuruluşlar. 36
ülkeye dizi satıyoruz ve bu televizyon kanallarına devasa paralar kazandırıyor.
-Hem
gazetede hem televizyonda çalışmış biri olarak sizce gazetecilik tam anlamıyla
nerede hakkıyla icra edilir?
Okullarda
altyapı kazanıldıktan sonra özel sektörde veya TRT’de öğrenilebilir. Yeter ki
kişi bunu istesin buna bilgi ve kültür birikimi yeterli olsun. Çok iyi gazeteci
sadece çalışarak olunur.
-Takvim
Gazetesi’ndeki köşenizde en çok eleştiri aldığınız veya beğeni aldığınız
yazılar hangi konular üzerine oluyor?
Köşe
yazılarında asıl olan başlıktır. Sadece başlık yazarak ilgi çekip beğeni veya
eleştiri alabiliyorum. Mesela bir yazımda ‘böyle hükümet olur mu?’ başlığını
attığımda hükümeti eleştireceğim yönünde kanaatler oluşuyor. Hâlbuki böyle
hükümet olur mu derken daha öncekilerin yapamadığını yaptılar, bu nasıl bir
hükümet demeye çalışıyorum. Hayret ifadesi olduğunda ilgi çekebiliyoruz. Açıkçası
herkes düşüncesine göre olan yazıyı beğeniyor. Bizim yapmamız gereken doğru
haber vermek. Ben hep söylüyorum haber kutsaldır, yorum hürdür. Haberde taraf
olunmaz konu olduğu gibi yansıtılmalıdır.
-Sizden
herhangi bir yazınızla ilgili cevap ve düzeltme talep eden oldu mu?
Bir defa
oldu. Yanlış anlaşılmadan kaynaklı bir durumdu. Türkiye’deki yabancı okullarla
ilgili bir yazımda Galatasaray Lisesi’nde Fransız bayrağı dalgalanıyor ve
papazlar eğitim veriyor demiş, fakat eleştirel bir tavırla söylememiştim.
Galatasaray Lisesi’nden bana hakaretler içeren binlerce mail geldi. Benim
yanlış yazdığım konu ise sadece Fransız başkanlar geldiğinde Galataray Lisesi’ne
Fransız bayrağı çekiliyormuş. Yani sürekli bir olay değilmiş. Bir sonraki hafta
yazdığım yazıda özür diledim tabi.
‘Recep
Tayyip Erdoğan’ı çok başarılı buluyorum’
-Fikirlerinize tamamen ters düşen
bir yerde çalıştınız mı? Çalıştıysanız tavrınız ne yönde oldu?
Gerçeği
tamamen saptırıp halka yanlış haber veren bir yerde hiç çalışmadım. Türkiye’de
de böyle bir kuruluşun olduğunu düşünmüyorum. Kimisi bardağın boş tarafına
bakıyor kimi dolu. İkisi de doğru olabilir. Herkes kendi görüşünü özgürce
savunmalı. Yandaş bir medyada çalışıyor olabilirim ama bu değildir ki olayları
farklı verelim gerçekleri gizleyelim. Bunu hiçbir medya organı yapmaz. Şuan da
Recep Tayyip Erdoğan’ı çok başarılı buluyorum. Geçmiş hükümetlerin yapamadığını
bugün kendisi yaptı. Yazılarımda bunun bir kazanç olduğunu iddia ediyorum.
Marmaray neden bu dönemde yapıldı? Geçmişte niçin bu kadar ekonomik kriz
yaşandı ve şimdi yaşanmıyor? Başarısız olduğunu düşünenlerde farklı doneler bulup
geliştiriyor.
‘Gezi olaylarında sosyal medya dış güçlerin
etkisiyle kötü yönde kullanıldı’
Sosyal medya klasik haber alma anlayışını nasıl
etkiledi? Halkın doğru haber alması açısından güvenilir mi?
Gazeteler ve
televizyonlar konuyu saptırdığında cezai müeyyideler uygulanıyor. bir
güvenilirliğimiz olduğu için yalan yanlış haber yapamayız. Fakat sosyal medyada
sorumsuz insanlar var. Küçük bir duman görüpte şehir yanıyor bile
yazabiliyorlar. Bu bir tehlike. Gezi olayları örneğinde 600 bin kadar farklı
isimlerle twitter hesapları açılmış. Belli ki bu olaylar planlanılmış. Burada Türkiye’yi
bölmeye parçalamaya çalışan dış güçlerin hesaplarını göz önüne almamız
gerekiyor. Fakat şunu da söylemek gerekir ki faydalı tarafları da var, tedirgin
edici taraflarıda. Sosyal medyadan alınma bilgilere insanların temkinli
yaklaşması da gerekiyor.
-Birazda
gazeteciliğin özel yaşantınızı nasıl etkilediğinden bahsedermisiniz?
Gazetecilerin
planlı programlı çalışması gerekiyor. Diğer insanlarla kıyaslandığında aslında
başka meslek sahiplerinin çok boş zamanı var, farkında değiller. Biz bütün
zamanımızı çok iyi planlamak zorundayız. Dünkü planım şöyleydi mesela; Numan Kurtulmuş’un
toplantısına gittim, Atv’nin haber işleriyle uğraştım, A Haber yorumunu çektim,
akşam haber bülteni için çalıştık, Ak Parti genel merkezine gittim canlı basın
toplantısı için kontrollerimi yaptım, akşam on civarı eve geldim, benim yaş
günümdü ailemle onu kutladım ve günü bitirdim. Ama mesleğimi sevdiğim için
bunlar bana zor gelmiyor. Birçok güzel yönü var haberleri herkesten önce
alıyoruz. Bazı haberleri yayınlamıyoruz. Ama haberin oluyor tabi.
-Ne tip haberleri yayınlamıyorsunuz
mesela?
Halkın
tamamını ilgilendirmeyen olaylar oluyor genelde. Fakat şu tip olaylarda oluyor;
bir yabancı ülkenin Türkiye’de gerçekleştirdiği operasyonu biz öğrenmişizdir ancak
yüzde yüz doğrulatamıyorsak yayınlamamayı tercih etmiyoruz. Devlet
operasyonlarının çoğundan da haberimiz oluyor. Fakat bunları devlet
kademesindekilere doğrulatamadığımız için yayınlamaktan kaçınıyoruz.
Gazetecilik şöyleydi bir olay oldu değişti
diyebileceğiniz keskin bir nokta var mı?
Özel televizyonların
açılması milattır. Bununla beraber birçok değişim yaşandı. Mesela spikerlikte
artık el ve kol hareketleri kullanarak haber sunabiliyoruz. Farklı kelimeler
kullanmaya da başladık. Eskiden televizyonlarda arabesk müzik bile
yayınlayamazdık şimdi her türlü yayın yapma şansı sunuluyor. Daha özgürce yayın
yapılmaya başlandı. Gazetecilikte de şu söylenebilir; eskiden tek tip
gazetecilik vardı. Sürekli hükümetlerle çatışma halindeydiler. Türkiye’de de
hükümetler hep sağ hükümetlerdi. Sol görüş basını hükümet ağzıyla kuş tutsa
bile bunu eleştirirdi. Son yıllarda çeşitlilik arttı. Artık hem sağ hem sol görüşlü
yayınlar yapılıyor. Eskiden hükümetin yaptıklarına ‘aman ne güzel yaptın’ diyen
bir tek Tercüman Gazetesi vardı. Şuan ki gazeteler ise kendi içinde bir öz
denetim halinde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder