6 Kasım 2015 Cuma

adam,cennet,cehennem,kadın

adem cennette yaratılmış güzelce. saçlar omzuna dökülüyor, fizik desen o biçim. her gördüğü yeni şeye bir isim vere vere geziyor. bu diyor su, bu ışık, bu at, bu ağaç, bu bilmem ne. böyle, buraların ağası da benim paşası da benim diye gezerken birden karşısına kendisine benzeyen ama çok daha güzel ve estetik bir şey çıkıyor. uzaktan bakıyor tabii biraz, ulan diyor aynı ben. sonra varıyor yanına. karşısındaki elini uzatıyor. selam ben havva diyor. ben kadınım. bu adem'in ilk bilmediğidir. ve hiç bilemeyeceğidir. ilk bulanıklık buradan başlar.

2 Ekim 2015 Cuma

Kadın Elli


Sigara dumanının hangi yöne gideceğini hesap ettiğin zamanlara denk geldin mi sen ?
8 metrekarelik odanın içinde oksijenin yüzde kaçı heba olur düşündün mü ?
Bir sigaranın bitimine denk düşen ezgileri yığdım önüme, saatli maarif takviminin griyi gösterdiği günde.
Kaç gri gününe grilik kattın, beyaz sandığın sigaranın dumanıyla ? kaç “siyah” diyemediğin güne “kara” dedin ?
“kara” dedin yaşadıklarının acısını güçlü kılsın diye.
Düşünsene !
“siyah gün”
bir ton festivale gönderilip takdir duygusunu yaşayamadan yuvasına dönen sanat filmi ismi gibi.
Heyhak ! Kalem bile değil,klavye silahşörü afillik düşkünüdür.
Varlığının tek yaşam sayılan yanı ; minnacık “kadın elliye ” mürekkep bulaştırması oldu. 

21 Eylül 2015 Pazartesi

Güvercin..

Küçükken güvercinlerim vardı. onları satardım.
kaçıp gelirlerdi yine satardım
yine gelirlerdi tekrar satardım
ama üçüncüden sonra artık gelmezler istenmediklerini anlarlardı.
şimdi ne zman gökyüzüne baksam onlardan birini göreceğim sanıp utanıyorum..


18 Eylül 2015 Cuma

Yıldızların ve Güneşin 'Dertli' Olduğu Bir Ülkede Soğan Kokularına Masal Derlerdi

bu süslü cümleleri bırakıp tek bir şey demek geliyor içimden..
ne olduğunu benden iyi bilmen gerektiğini ümit ediyorum
evimin içine yayılan senin için kapılardan sızıp apartman boşluğuna yayılan soğan kokularını çok .........
senin için hiçe sayılan uykuları çok .........
2 saatlik uykularımın beni dinlendirebildiği tek yerin o gökkubeyi saran kanatların olduğunu nereden bilebilirdim
masallar böyledir
içindeyken çok hakim olamazsın

dışına çıkıp bakman gerektiği anları hiç umursamazsın
masallardır işte
masal..

'ben sana o masalı anlattığın gün aşık oldum''
bana anlatılan masalların farkında mıydın?
saniyelerin masal anlattığına şahit oldun mu hiç ?
gündüzler neden sevilmedi.. bir masal yazar gibi düşündün mü ?
masallar hem seni bana getiren, hem de götüren oldu

sonu güzel biten masallar dinledin hep değil mi?
en güzel sonlu masalını hatırlıyor musun ?

bu sorularıma yanıt verecek bir sesin, bir kabiliyetin olduğunu unutmak istemiyorum hiçbir zaman

her şeyi unutmayı göze alabiliyorum aslında da o sonsuz grilikte delip geçtiğin leblerimi, leblerinin derinliğini unutmak istemiyorum
sadece istemediğim için unutmayacağım şeyler var

utanmasam dayanırdım kapılarına
göz kapaklarının ağır kapılarına. çok ........

inanmazdım ya sana.. yaşattıklarına
masalların anlatıklarını hep hayata uyarlayıp öyle dersler çıkardık ya. üç kişilik yeşil tahtalı sıralarda
dersler çıkardık ya hani.

bana kazandırdıklarını hayatımın içine sindirmeme yardımcı olacak bir şeyim yok
bu hayattan soyutladığımız şeylerle nasıl da bulutlar ile bir olunuyormuş hissettin mi ?
öyle gizlisin ki
öyle saf bırakmışım ki. ismin bile dudaklarımın arasından çıkarken önce sağa sonra sola sonra tekrar sağa bakıyor


seni özel kılmak için tüm organlarım seferber olmuş sanki


15 Eylül 2015 Salı

Dümdüz

Çocukluk arkadaşını dizlerinin altına al,
Dedeefendi Sokakta bir apartmanın arka bahçesinde.. (sahi biz neden hiç bahçelerde oturmadık ?)
Gece yarısı; parmaklarının üzerindeki deri soyulana kadar yumrukla suratını. dümdüz olsun.
Kendi dişlerini yutsun.

O an kendini değersiz hissettiğin kadar hissetmenin imkanı yok bir daha.


Görmezden geliyorlar karanlığı
Güneşin yokluğunu hissetmedikçe karanlık görmezden gelinecek..
Onlara bir gün güneşin yok olacağını anlat.

VE
Şehrimin bir yerlerinde nefes aldığını bilmesem çatlarım orta yerimden..

18 Şubat 2015 Çarşamba

On Saatte İklim Değiştirme Sanatı

çıkılan yolculuklarda hep yazma içgüdüsü vardır. bilinenin aksine . okumak değil
yazmak için çıkılan o yolda üzeri karalanacak şeyler bulanacak. karalandıkça daha iyileri yazılacak. 
uzak olmak körük, uzak olmak derman mı olacak ?
daha fazla acı çekmek için daha güzel yollar biliyorum aslında.

gitmenin dışında başka bir acı çekme yönteminin kalmadığını da . 
daha iyi acılar çekip daha çabuk sarılacaksın kağıda. kaleme değil. yanlış anlama. kalem senin elindir anca.

bir tren gidiyor biliyorum. daha uzun bir yol varacağın yere. düşünmek,yazmak,acıya yaklaşan yola daha çabuk ısınmak için

git elbet gidince her şey daha iyi olacak. ama unutamadığın şeyler terkettiğin yerlerde seninle birlikte var olmayacak.